Çoraklığa İnat! Yaşasın İlkbahar!

Malum, ayların en zalimidir Nisan. Hafızayla arzuyu birbirine katar; ölgün kökleri dürter durur bahar yağmuru. Nerdeyse yüz yıl önce doğan çorak ülke anlatısının söze leylâkların uyanışıyla girmesi tesadüf müydü? Modernist edebiyatın kurucu başyapıtında bütün bir kuşağın hayal kırıklığını anlattığını reddeden Eliot’a inanalım mı? Bahar geliyor çorak ülkemize. Faşizmin yeniden “makbul” ilan edildiği berbat dünyamızın kuzey yarıküresine bahar geliyor. “Bir daha asla” şiarının ömrü yetmiş beş yıl bile değil miymiş? Sonuçlarını tecrübe etmek bize mi nasip olacak?

Uyanan toprak, uyanan ağaçlar, uyanan arzularımız. Ve belki de hiç uyumayan hastalıklarımız bizim. Şahlanan ırkçılık, milliyetçilik, dinden nefret üreten bağnazlık. Tabiatın güzelliğinin büsbütün ifşa ettiği kötülükler. Bu zamanda, bu diyarda böyle bir şey bahar. Her seferinde kırılan hayaller gibi. Güzel, zalim.

Ne yapacağız? İlkbahar sezonu boyunca yapacaklarımızın özeti bu sitede yer alıyor. En çok umudu konuşacağız bu mevsim. Umutsuzken üretmeyi, umudu yeniden üretmeyi. Katledilenleri. Ve asla katledilemeyeni. Ölü topraktan çıkan leylâkları. Yaratıcılığı konuşacağız. Bu diyarın tek dini, tek dili, tek rengi olmadığını unutmadan. Kaç kişiysek o kadar çeşit olduğumuzu bilerek, bundan aldığımız güçle. Hayallerimizden vazgeçmeksizin, ölgün kökleri dürtüp duran yağmura şükrederek. 

Gelin, bu konuşmanın parçası olun. Baharın coşkusuyla. Çoraklığa inat.