Ray Loriga
Teslimiyet’in 2017’de en önemli İspanyolca edebiyat ödüllerinden biri olan Alfaguara Ödülü’ne layık görülmesi, Ray Loriga’nın başına epey bir bela açtı. Alıştığı hayatı biraz olsun terk etmek zorunda kaldı. Mesela en basitinden bir cep telefonu satın alarak ulaşılabilir olması gerekti. Oysa dört-beş yıldır telefonsuz yaşıyor, hatta evinin zili dahi çalışmıyordu. Ama Loriga halinden memnundu.
“Yazarken bir yandan da sürekli sigara içtiğim için dışarısı dondurucu derecede soğuk bile olsa evimin pencereleri hep açıktır. Zaten arkadaşlarım nerede yaşadığımı bilirler,” diyor Loriga. “Görüşmek istediklerinde apartmanın önüne gelip ‘Ray!’ diye bağırırlardı. Ben de ‘Voy!’ (geldim) derdim. Gayet pratikti.”
İlk romanları Beat kuşağı yazarların atmosferiyle karşılaştırılırken, distopya esintileri barındıran Teslimiyet açık bir toplum idealine yöneltilmiş güçlü bir eleştiri. “İyimserlik” deyince afakanlar basıyor Loriga'yı; daha doğrusu, gerçekçi beklentilere dayanmayan "sebepsiz" bir iyimserlik pek ona göre değil.
Gerçek adıyla Jorge Loriga Torrenueva (Madrid, 1967), otoriteyle başı pek de hoş olmayan, serseri ruhlu bir edebiyatçı. İspanyol gazetecilere göre o, “bir yazarın rock yıldızına olabilecek en yakın hâli”. Kendini tiye alabilen, gırgır, antika, ama hayata dair bir o kadar da ciddi tesbitleri olan, sorgulayıcı ve yaratıcı bir sanatçı.
Dublör bir anne ve çizer bir babanın çocuğu olan Loriga, kendini hiçbir zaman sanatın tek bir dalıyla kısıtlamadı. 25 yaşını henüz yeni doldurmuşken yayımladığı ilk iki romanı, En Kötüsü (Lo Peor de Todo, 1992) ve Kahramanlar (Héroes, 1993), 90’lı yılların özellikle genç kuşak okurları arasında beğeni topladı. Daha sonraki yıllarda ise sinemacılığı yazarlık kariyeriyle birlikte yürüttü. Yönetmenliğini yaptığı ilk film Kardeşimin Silahı 1997’de gösterime girdi. Ardından da Pedro Almodóvar (Çıplak Ten, 1997) ve Carlos Saura (Yedinci Gün, 2004) gibi usta yönetmenler için senaryo yazdı. 2006’da Teresa, İsa’nın Bedeni filminin yönetmenliğini üstlendi.
Bu sırada romanlar yazmaya da devam etti. Tokyo artık bizi sevmiyor (Tokyo ya no nos quiere, 1999), Trífero (2000), Artık Sadece Aşktan Konuşuyor (Ya sólo habla de amor, 2008) ve Şapka ile Mississippi (Somberero y Mississippi, 2010) gibi çok sayıda kitabı yayımlandı. İlk çocuk öyküsü Gözyaşı İçicisi (El Bebedor de Lágrimas) ise 2011’de çıktı.
Loriga belki de küçük ve eski model bir cep telefonu kullanmadığı günleri özlüyor olabilir, ama Teslimiyet onun çağdaş İspanyol yazarlar arasındaki yerini biraz daha sağlamlaştırdı.
Bu romanı Eylül 2020'de Süleyman Doğru'nun İspanyolca aslından yaptığı çeviriyle okura sunacak olmaktan mutluluk duyuyoruz.