Zehre bulanmış bir hayatın ironisi: Zakkumun Kökü
Kıraathane’de Yaz 2021 sezonunun son sergisi “Zakkumun Kökü” Mehmet Ali Boran’ın video, fotoğraf ve heykellerinden oluşuyor. 3 Eylül-30 Eylül 2021 tarihleri arasında ziyarete açık olan sergi üzerine küratörü Mahmut Wenda Koyuncu yazdı:
Gizemini ve büyüsünü yitirmiş bir dünyasallığın gölgesi altında ve de insan varlığının bir bütün halinde canlı yaşamına pervasızca kastettiği bu zamanda, bir an durup arkaik dünyanın anlatılarına ters açıdan bakabilmek bugüne dair endişelerimizi hafifletebilir mi? Eski dünyanın imgesi: keşfedilmesi gereken, sınırları kestirilemeyen, sonsuz bir uzama yayılan bir imgeydi. Bağrında türlü yaşam ve varlık formlarını, kültürel ve biyolojik çeşitliliği barındıran bu dünya imgesi içinde türetilen anlatılar ve söylenler bitimsiz, sonu gelmez bir imgeyi çağırıyordu. Anlamına haiz olunan ve imgesi evcilleştirilebilen bu farklılıklar arasında yeni bağlantılar ve melez birliktelikler kurulabilinirken; bir anlama ve bilgiye oturmayan imgeler de kolaylıkla lanetlenip yabancılaştırılan ya da uzak durulması gereken imgeler olarak yaşama dahil ediliyordu. Ama her şey yerli yerindeydi yine de.
Mehmet Ali Boran Zakkumun Kökü adlı sergisinde birçok coğrafyada lanetli ve uzak durulması gereken bir bitki olan zakkum üzerinden bugüne uzanan bir dünya imgesine odaklanıyor. Cehennem bitkisi olarak da ünlenmiş olan zakkum ağacı dört mevsim yeşilliğini koruyan ve güzel çiçekler açan bir bitki olsa da geleneksel anlatılarda iyi bir hikâyeye sahip değil. Hem ruhsal hem de fiziksel tahribata uğramış bugünün dünyasında Boran, Zakkum ağacının üzerine giydirilmiş bu kötücül elbiseye ters açıdan bakarak bir kaçış noktası yaratıyor. Kültürel olarak Zıkkımın Kökü(‘nü ye!) olarak da deyimlere yerleşen ve lanet olarak okunan sözü bugün her anlamda zehre bulanmış bir yaşamın ironisi olarak ele alıp zakkum ağacına bir nevi iade-i itibar yapıyor.
F. Fanon’un sömürgeciliğe karşı yazdığı başyapıtı olan Yeryüzünün Lanetlileri, Sartre’ın deyimiyle insan olamayanları akla getiren ve sömürüye açık, evcilleşmemiş, kadastro edilmemiş, budanmamış, eğitimden geçirilmemiş, peyzaja uğramamış canlı cansız bütün varlıkları aynı satıha sokan bir anlatıyı jeontolojik bir bakışa açıyor Boran. Lanete bulaşık bir metafor olarak ele alabileceğimiz zakkumdan yola çıkan sanatçı, doğadaki yıkıcı insan etkisinin toplumsal yapıdaki travmatik etkilerini, lokal ve küresel sonuçlarını farklı imgeler arasında kurduğu çapraz bağlarla tekrar ele alıyor. Fanon’un lanetlileri burada insanlaşamamış varlıklar olmaktan çıkarak bütün uzama yayılan nesneler halini alıyor. Bir höyük, antik bir harabe, geleneksel kırsal mimariye ait bir mahalle, soyu tükenen vahşi bir memeli veya sürekli deri değiştiren iktidarların sembolik, anıtsal geçiciliği…
Rivayete göre Hiroşima felaketinden sonra yaşamın müjdeleyicisi olarak zakkumların ilk boy verip çiçek açması bu ağaca dair söylemlerin baştan ele alınmasını hak ediyor. Zakkumun Kökü tamlaması burada tamlananın, yani kök sözcüğünün kritik edilmesini dert ediniyor bir taraftan. Kök söylemlere yerleşmiş ve şimdinin zamanında farklı salınımlarla yeryüzünün her türlü sömürüye meşru hale getirilmesine bir tür itiraz olarak da yükseliyor serginin izleği.
Seramik heykel, minyatür, kinetik fotoğraf, video ve doğal nesneler gibi çeşitli medyumları bir anlatıda birleştiren Zakkumun Kökü’nde sanatçı M.Ali Boran, hem öznel şiddetin sıradanlığı hem de nesnel (yasal, sistematik, teknolojik ve iktidari) şiddetin kontrol edilemez boyutlardaki normalliği içinde; tarih, arkeoloji, kartografi, biyoloji, jeoloji ve kolonyalizmin içinden geçerek farklı medyalarla yeni bir dünya resmi kurmaya yelteniyor.
Suyun, toprağın, havanın ve insan zihninin çeşitli teknolojik katkılarla zehirle dolduğu bir zamanda Zakkum veya Zıkkım bugünkü dünya imgesi içine oturan masum bir canlı formu olarak bütün kötülüklere inat, çiçekler açmaya devam ederek laneti tersine çeviriyor.