2025 Ocak Kıraathane
İstanbul Edebiyat Evi’nde, iyiliğin ve umudun kazanacağını bilerek giriyoruz yeni bir yıla. Bu diyarın dillerini, dinlerini, renklerini, çeşit çeşit insanlarını unutmadan. Eşitliğe, özgürlüğe, barışa, gezegeni kurtarmaya hizmet eden her çabanın yanında olma sözüyle; yaratma ve yaşatma gücümüzü birlikte çoğaltmak dileğiyle…
Bertolt Brecht’in dizelerini hatırlayalım:
“– Karanlık zamanlarda şarkı da söylenecek mi?
– Elbette, şarkı da söylenecek, karanlık zamanları anlatan."
***
Ocak programımız Dargeçit belgeselinin gösterimiyle başlıyor. Berke Baş’ın yönettiği, 27 yıllık bir hukuk mücadelesini aktaran, 2024 yapımı ödüllü belgesel, otuz yıla varan bir mücadelenin hikâyesi:
1995 yılında Mardin, Dargeçit’te oğulları ve kardeşleri devlet güçlerinin elinde kaybedilen aileler, avukatları ve İnsan Hakları Derneği ile günümüz Türkiye'sinin yargı sisteminde hakikat ve adalet için mücadele ediyorlar. Nihayet 2015’te başlayan davanın her duruşması için saatler süren uzun yolculuklar yapıyorlar. Devletin cezasızlık zırhını delmek imkânsız gözükse de “görmek isteyenler için hakikat ortada.”
Gösterime filmin yönetmeni Berke Baş ile Enis Köstepen’in konuşması eşlik ediyor. Moderatör Mustafa Ünlü.
***
Ocak ayında Kıraathane’nin sergi salonlarında Raşel Meseri’nin Tekinsiz Geceler adlı fotoğraf sergisi var.
Fırat Yücel’in deyişiyle:
“Meseri’nin Meskûn Zaman ve Elsa Niego’nun Cenaze Alayı romanlarındaki hayalet kahramanların ve onlara eşlik eden ebabil kuşlarının bakışı da sinmiş sanki fotoğraflara. Şehre, canlılarına ve cansızlarına tepeden bakıyor bu fotoğraflar, ama aralarına sızma arzusu da baki. Yarı-kuşbakışı. Kuşlar da hep kuşbakışı görmez ki zaten, diyen bir açı: Bazen tepeden bazense aralıklardan bakıyoruz sokağa. Gecenin seslerinin çağrısıyla balkona çıkıp kendisine biçilmiş seyirci rolüne ufak bir isyan düzenleyen, her ışıkta ve her araçla imaj üretilebilir dercesine cep telefonunu kapıp geceyi resmeden, sakin kalmayan bir şehir sakininin bakışı bu.”
Sergi 10 Ocak 2025’te açılıyor.
***
Sergi açılışının ertesi günü, 11 Ocak’ta İlhan Sami Çomak dördüncü kez Kıraathane’nin konuğu olacak. Ama şimdiye dek hep ‘gıyabında’ yapılan etkinliklerden sonra ilk kez şairi evimizde konuk edebiliyoruz! Bitmeyen bir adalet arayışı, hukukun açıkça ihlal edildiği bir yargılama süreci ve cezaevinde geçen bir ömrün ardından 30 yıl, 3 ay, 6 gün sonra hücresinde yazarak hayata, sokağa, insanlara tutunabilen Şair İlhan Sami Çomak nihayet özgürlüğüne kavuştu ve nihayet artık aramızda.
Cezaevinden çıktığı ilk gün, “Benim 30 yılım cezaevinde geçti. Şimdi devletin gözünde 'suçlu bir Kürt', sizlerin gözünde ise Kürt bir şairim. Ama bana bir seçenek verilseydi, 'şiir mi, hayat mı?' diye, ben hayatı seçerdim" diyen, şiire ve yaşama tutkun, yolunu şaşırmayan, sözü yere hiç düşürmeyen Çomak ile şiir yazma sürecini, 30 yıllık mahpusluğunu ve yaşamı konuşmak üzere buluşuyoruz. Moderatörlüğünü gazeteci İrfan Aktan'ın yaptığı bu konuşmaya Çomak'ın vasiliğini de üstlenen İpek Özel de eşlik edecek…
***
Raşel Meseri 13 Ocakta bu kez Meskûn Zaman (2022) ve Elsa Niego’nun Cenaze Alayı (2024) romanlarının yazarı olarak Kıraathane’de. Kitap söyleşilerini tersine çeviren bir sohbet olacak bu: Raşel Meseri cevap veren değil soru soran konumunda. Yanıtlayan ise bu kez okuyucu; mimar Nevzat Sayın.
***
14 Ocak’ta, Dersim üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan Cemal Taş’ın yeni kitabı Hey Allah’ın ZalımlarıKıraathane’de tartışılacak. Hem “içeriden” hem “dışarıdan” tanıklarla yaptığı görüşmeleri bir araya getirerek, 1937 ve 1938’de devletin Dersim’de yürüttüğü harekâtların “yok etme”ye yönelik kapsamına dair zengin bir panorama sunan Cemal Taş ile söyleşen, çevirmen, akademisyen ve sanatçı Nazım Dikbaş.
Dağların Kayıp Anahtarı’nın devamı niteliğindeki bu çalışma, Dersim ’38’i tanıklar ve tanıklıklar üzerinden anlamanın ve anlatmanın önemini ortaya koyuyor. Zira en yakınlarını kaybedenlerin, bizzat “süngü yarası” taşıyanların, evlerinden yurtlarından olanların iç yakıcı anlatıları, o dönem Dersim’de görev yapanların tanıklıklarıyla tamamlanıyor kitapta.
Dersim toplumu ve kültürü hakkında birçok detayın da bulunabileceği bu sözlü tarih çalışması, yüzleşme, hesaplaşma ve adalet mücadelesine önemli bir katkı... Konuşmaya herkesi bekliyoruz.
***
15 Ocak’ta iki gezgin şair konuğumuz olacak: Éditions Phloème'in kurucuları Lara Dopff ve Yves Ouallet, on yıldır şiiri ve düşünceyi dünyaya açık kitaplarla yaşatıyor. Lara bir şair, Yves ise filozof. Ve ikisi de gezginler. Dolayısıyla yayınevleri de diğerlerine benzemiyor. Dünyaya ve insana açık. Şiirleri, metinleri aracılığıyla yol boyunca yaptıkları tüm karşılaşmaların nabzını tutuyor, onları yazıya döküyor, daha sonra da şiir dinletileriyle özgürlüklerine kavuşturuyorlar.
Türkiye'ye bu ikinci seyahatlerinde, yerel okur ve şairlerle karşılıklı görüş alışverişinde bulunmak üzere İstanbul'da mola verecekler. Sylvain Cavaillès'in moderatörlüğünde ve Ebru Erbaş'ın çevirisiyle gerçekleşecek söyleşinin ardından oyuncu Sezen Keser, Lara ve Yves'in birkaç şiirini okuyacak.
***
16 Ocak’ta etkinliğimizde konumuz sadece bir kitap değil, doğrudan bir dilin kendisi! Kadınların dünyaya kendi harfleriyle seslenmesinin bir örneği olan Nüshu. Çin’in güneyindeki Jiangyong’da, yalnızca kadınlar tarafından bilinen ve kullanılan bu yazı dili, patriyarkal tarihin sessiz bıraktığı bir karşı-hikâye. Dışlanmış, susturulmuş kadınların ortaklaşa dokuduğu bu dil, onları birbirine bağlayan ve varlıklarını onurlandıran bir iplik gibi işliyor. Nüshu, sadece bir yazı biçimi değil; dayanışmanın, direnişin ve kolektif hafızanın estetik bir mirası olarak Türkçede de artık okurlarla tanışmayı bekliyor.
Çin’in güneyindeki bu coğrafyada, yalnızca kadınların bilip kullandığı bu yazı dili, eril dünyanın gürültüsüne kulaklarını tıkayan kadınların kendilerini ifade etme, birbirlerini duyumsama ve birbirlerine bağlanma, özlem ve arzu duyma, kimi zaman da bizzat kendilerinin varolma çabasının eşsiz bir örneği. Nüshu, yalnızca bir yazı biçimi değil; her harfiyle acıyı, mutluluğu, arzuyu ya da dostluğu taşıyan duyguların dili, paylaşmanın estetik bir mirası. Kadınlar, Nüshu aracılığıyla kendi iğne ve iplikleriyle yaşam haritalarını birlikte dokuyarak tarihe benzersiz bir iz bırakmışlardır.
Aslı Solakoğlu, Nüshu’ya dair bu temel çalışmayı yalnızca Çinceden çevirmekle kalmadı, hem kitabı hem de dili onun ruhuyla birlikte Türkçeye taşıdı. Bu titiz çalışma sayesinde Jiangyong kadınlarının yazıyla yarattığı ezgi bizim dünyamızda yankılanıyor ve sadece bir yazı olarak değil kadınların kendilerinin kadar kolektif hikâyelerini, duygularını ve direnişlerini anlatan bir dünya halinde karşımıza çıkıyor.
Aslı Solakoğlu ile yapacağımız bu sohbette moderatör Sevcan Tiftik. Yalnızca Nüshu’nun estetik dünyasını değil, kadınların birlikte var olma biçimlerini, yeni keşfettiğimiz dilin ardındaki güçlü sesi ve çeviri sürecinin feminist boyutlarını konuşacağız…
***
Ocak ayında Samyeli Buluşmaları’nın üçüncüsü yer alacak Kıraathane’de: Düzenli takipçilerimizin bildiği gibi, Dünyada ve Türkiye'de artan göçmen ve azınlık karşıtlığı, ırkçılık ve milliyetçiliğe bir tavır olarak Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde Kasım ayı itibariyle başlayan Samyeli Şair Buluşmaları, farklı sesleri, kültürleri, dilleri ve duyguları şiirin evrensel dili ile bir araya getirmeyi amaçlıyor. Şairlerin okuyucularla buluşacağı bu yolculukta Arapçadan Türkçeye, Kürtçeden Farsçaya ve Ermeniceye kadar coğrafyamızın kardeş dillerinde şiirler okunarak halklar selam edilip konuk şairlerin şiirleri Arapça ve Türkçeye çevrilerek seslendiriliyor.
20 Ocak’ta gerçekleşecek üçüncü buluşmada Lübnanlı şair Assala Lamaa, Metin Kaygalak ve Cenk Gündoğdu bizimle olacak. Samyeli Şair Buluşmalarının üçüncüsünde şiirlerin Arapça ve Türkçe çevirileri de okunacak.
***
Gazetecilik kariyerinde 50 yılı aşkın tecrübeye sahip olan, P24’ün kurucu başkanı ve T24 yazarı Hasan Cemal, 14. kitabı Zamane Diktatörleri ile 21 Ocak 2025’te Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’ne konuk oluyor. 30 Ekim’de SRC Kitap etiketiyle raflarda yer alan kitap, yazarın sivil ve askeri darbelere dair gözlemlerini derinlemesine ele alıyor. Cemal, askeri darbelerden sonra “usul usul gelen” ve seçim sandıklarıyla iktidara gelen yeni tip diktatörlere dair bir anlatı sunuyor:
“Eski zamanlarda askeri darbe günlükleri tutardım. Yıllar geçti sivil darbe günlükleri tutmaya başladım. Şimdi hepsinin adı, demokrasi günlükleri… Ve soruyorum: Hayat bizi şaşırtmaya devam edecek mi?..”
Duayen gazeteci Hasan Cemal, bu kitabında günümüz Türkiye’sine ve dünya tarihine dair kolektif bir hafıza oluşturmaya çalışırken, aynı zamanda bağımsız yargı, özgür medya, düşünce özgürlüğü ve laiklik gibi temel değerlere sıkı sıkıya bağlı kalmanın önemini vurguluyor. Demokrasi yolundan sapılmaması gerektiği yönündeki mesajları, kitabın ana eksenini oluşturuyor.
Moderatörlüğünü T24 Genel Yayın Yönetmeni, gazeteci Doğan Akın'ın yaptığı bu çok özel sohbete herkesi bekliyoruz.
***
İlk defa 1947 yılında sahnelenen Jean Genet’nin Hizmetçiler’i, hiç kuşkusuz, yirminci yüzyıl Batı edebiyatının en öne çıkan, en tartışmalı, en çığır açıcı metinlerinden biridir. Yazıldığı günden bu yana tüm dünyada en çok sahnelenen oyunlardan biri olmayı sürdüren Hizmetçiler, olanaklarını zorlayan sayısız yorumla sahneye taşınmış, metin ve temsil bağlamında çok sayıda okumaya, araştırmaya konu olmuştur.
Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından desteğe uygun bulunmayan, Kemal Aydoğan’ın yönetmenliğinde, 4 Ocak’ta Moda Sahnesi’nde ilk gösterimini yapacak olan oyunun oyuncuları Yılmaz Sütçü, Kerem Fırtına ve Dilan Düzgüner’i Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’ne konuk etmekten mutluyuz. 22 Ocak tarihini lütfen not edin ve yerinizi ayırtın.
***
27 Ocakta Youtube kanalımızda yayına girecek söyleşi, modernist edebiyatın dönüşümüne dair. “Çeperden Merkeze: 1965'ten 1980'e Modernist Edebiyat” adlı konuşma serisinin ilkinde Esra Dicle ve Yalçın Armağan, Nâzım Hikmet ve Sabahattin Ali'nin kitaplarının tekrar dolaşıma girmesiyle başlayan süreçte edebiyat alanının yeniden şekillenmesini ele alıyor, çepere itilme ve merkeze getirilme mücadelesi açısından modernist yapıtların konumuna yakından bakıyorlar.
Bu sayfayla ve Kıraathane’yle yeni tanışanlar için bir not: Her türden ekonomik zorluklara rağmen, Kıraathane İstanbul’un bütün etkinlikleri ücretsiz ve herkese açık. 2025’in ilk günlerinde sizleri, tanışmak, tartışmak ve dayanışma ağları içinde yer alabilmek için Kıraathane’ye bekliyoruz. Yine bu sayfalarda yer alan programımızı inceleyip istediklerinize katılabilirsiniz. Önceden yer ayırtmanızı tavsiye ederiz. Gelemeyenler, etkinliklerimizi kaçıranlar ya da başka şehirlerde yaşayanlar için bütün etkinliklerimizi (maalesef sergilerimiz hariç!) mutlaka Youtube kanalımıza koyuyoruz. O yüzden, Youtube’da Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nin kanalına abone olmayı da unutmayınız!