22 Eylül 2019 Pazar 19:00
Madam Marta Amati
Rita Ender - Berge Arabian
Sergi Açılışı
"Yaz" sezonumuzu çok özel bir sergiyle bitiriyoruz. İzmir'de yaşamış Orta Avrupalı bir keman sanatçısının bir gününü hep birlikte hayal etmeye davet ediyoruz sizi. Yıllar boyunca İzmir’deki Beth-İsrael Sinagogu’nda gerçekleşen her düğünde keman çalan virtüoz Madam Marta Amati’nin hayatı, Rita Ender’in araştırması ve Berge Arabian’ın fotoğraflarıyla Kıraathane'ye geliyor.
İzmir’deki Beth-İsrael Sinagogu’nda, bugün bir org ve orgun üstünde bir çerçeve duruyor. Çerçevede keman çalan, hafif kambur duruşlu, “yaşını başını almış” bir kadının fotoğrafı var. Fotoğraftaki o kadının adı, çerçevenin hemen altında yazılı: Madam Marta Amati.
Marta Amati, adını her zaman “Madam” sıfatıyla birlikte yazdırmış önemli bir müzisyen. İzmir’in müzik tarihi çalışmalarında kendisi için bölümler ayrılmış, İzmir Konservatuarı’nın kurucuları arasında bulunmuş ve yaylı çalgılardan sorumlu olmuş bir müzik öğretmeni. Sağır Dilsiz ve Körler Okulu’nda dersler vermiş, yüzlerce öğrencisi olmuş, binlerce kez resitaller vermiş bir sanatçı.
Orta Avrupa’da doğan ve Nazilerin zulmünden kaçan bu keman sanatçısının, Madam Marta Amati’nin fotoğrafı ve adı neden İzmir’deki bir sinagogda var? Düğünler yüzünden var. Marta Amati, yıllar boyunca sinagog düğünlerinde, yani Yahudilik açısından çok hayatî bir kurum olan evliliğin gerçekleşme anlarında balkondan keman çalmış. Sonra bir gün, toparlanıp gitmiş.
Bu çalışmada, kuşaklar boyunca İzmirli Yahudilerin anılarına kemanının sesi ve görüntüsüyle kaydolan Marta Amati’nin izinden gidiliyor. Marta Amati’nin, Türkiye’ye nasıl ve ne zaman geldiği, bir sinagogda nasıl konumlandığı ve kendisinin İzmir Yahudilerinin anılarında ve İzmirlilerin hafızalarındaki yeri inceleniyor. Hep birlikte 1462. Sokak’ta oturduğu bilinen, bir defa evlendiği düşünülen ve Yahudi mi yoksa Katolik mi olduğu konusunda tereddütte kalınan Marta Amati’nin, 20. yüzyılda İzmir’in sosyal ve kültürel hayatındaki yerini hatırlamaya, kavramaya çalışıyoruz.
Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi'nden önce Schneidertempel Sanat Merkezi'nde ve İzmir'de Beth-Israel Sinagogu'nda da açılan bu serginin yaratılış hikâyesini bir de Berge Arabian'dan aktaralım:
"Konsept senden, fotoğraflar benden... Yaklaşık iki yıl önce Rita’ya böyle söylediğimi hatırlıyorum. Beni telefonla arayarak, İzmir’deki sinagogda Madam Amati adlı bir kemancının fotoğrafını gördüğünü söyledi. Sinagoglarda kadın fotoğraflarına sık rastlanmadığı için bu fotoğrafa ilgi duyuyordu. Bu yüzden, aslında birçok insanın hayatına dokunmuş ancak çok az insanın hakkında bilgi sahibi olduğu Madam Amati’nin hikâyesini ele alacağı projede ona eşlik etmek isteyip istemediğimi sordu. Ardından zamanı geldi, İzmir’e gittik. Hakkında az bilgi olmasından ötürü, ne fotoğraflayacağıma dair kendi içimde ciddi bir mücadele içindeydim. Zaten hayatını kaybetmiş birinin hatıralarını fotoğraflamayı daha önce de deneyimlemiştim. Hattâ, ölümünden birkaç yıl sonra, dokuz yaşındayken Diyarbakır’dan Halep’e göç eden babamın hikâyesinden yola çıkarak babam hakkında bir proje yapmıştım. Bu proje, özlem temasıyla babama bir saygı niteliği taşıyordu. Ancak Rita’nın teklif ettiği proje bütünüyle farklıydı çünkü Madam’a dair ne bir kişisel sevgim vardı, ne de onunla bir iletişimim.
"Çok zaman sonra, Rita ve ben, İzmir’e gittik. Hayatımda ilk kez gittiğim İzmir’in sokaklarında yürümek, projeyi kafamda betimlememe yardımcı oldu. Madam’ın, yürüdüğümüz bu yollarda nasıl hissettiğini veya hissedebileceğini düşünmeye başladım. Onun hissettiği ilk etkileri kafamda canlandırmaya çalıştım. Ayrıca günlük bir yaşamı, sabahı, akşamı, dersleri ve konser rutinleri vardı... Neden kendimi onun yerine koyup onun gözünden fotoğraflamıyorum? İzmir’de geçirdiğim iki gün boyunca evini, konser salonunu, mezar taşını, gündüz bulutlarını, akşam gölgelerini, feribot seferlerini, yolda giderken sanki hareket ediyormuş gibi duran ağaçları, palmiyeleri, detayları ve pencereden yansımaları fotoğrafladım. Sonunda, Madam’ın bazı umutlarının da olması gerektiğini düşündüm ve var olan işlerimden iki siyah-beyaz fotoğrafın gölgelerini birbiriyle birleştirdim. İnsanların hayallerinin siyah ve beyaz olduklarını söylerler. Son iş, fotoğrafları sıralamaktı. ‘Birinin hayatının bir günü...’ düşüncesi birden aklıma geldi."
"Madam Marta Amati" sergisi Kıraathane'de 22-29 Eylül tarihleri arasında hafta içi ve Cumartesi 11:00-19:00 saatleri arasında gezilebilir.
Rita Ender: 1984 İstanbul doğumlu. İstanbul Özel Saint Joseph Fransız Lisesi, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Ocak 2010’da avukatlığa başladı. Galatasaray Üniversitesi ve Panthéon - Assas Üniversitesi’nde (Paris II) yüksek lisans yaptı ve azınlık hakları üzerine çalıştı. Mümkündür Mucizeler: Rafael Torel’in Hayatı, Kolay Gelsin, İsmiyle Yaşamak, Aile Yadigârları, Objets Portraits (Lior Éditions - Fransa), Madam Amati adlı kitapları ve Las Ultimas Palavras başlıklı bir belgeseli var.
Berge Arabian: 1957 Suriye doğumlu. 1966-1973 arasında Lübnan'da yaşadı ve 1973’te, ailesiyle birlikte Kanada’ya göç ederek 37 yıl Toronto'da yaşadı. Siyaset bilimi okudu. Uzun yıllar NOW dergisinde foto-muhabirlik yaptı. Alaylı bir fotoğrafçı olan ve sosyal belgesel fotoğraf alanına odaklanan Arabian, 2010’dan bu yana İstanbul’da yaşıyor.
Lütfen önceden kaydolunuz.