Mevsim sıcak, mesafe uzun, yürümeye devam: Yaz 2022 Sezonumuz başlıyor!

Temmuzun ilk günleri. İstanbul Edebiyat Evi’nin yeni sezon programını hazırlarken, ister istemez “yaz” kelimesinin fısıltısına kulak verdik, mevsimin en azından bizim yarıkürede, bizim diyarda “biraz dur, dinlen, uzaklaş, kendine serin bir gölgelik bul, otur, yavaşla” diye seslendiğini elbette işittik. Ne var ki, mevsimlerle değişmeyen bir düzende yaşıyoruz. İşte bakın, yaz yine yasaklarla geldi memlekete. Dillere yasağın, haberlere yasağın, sokaklara yasağın mevsimi yok buralarda. Mahpus gazeteciler, sivil toplumcular, siyasetçiler yazın da mahpus. Düşündüğü ve düşündüğünü söylediği için cezalandırılmış nice insan bu yaz yine, üzeri tel örgülerle kaplı daracık avlularda görmekle yetinecek güneşi. 

Eşit olma hakkını ve farklı olma özgürlüğünü savunan bir yer İstanbul Edebiyat Evi. Edebiyatı, sanatı, düşünceyi, yaratıcılığı bu perspektifle kucaklamaya çalışan bir yer. Dilin, dillerimizin, ifadenin serbest olmasını istiyoruz. Bir dinin, bir ırkın, bir mezhebin, bir rengin “makbul” diğerlerinin “ikinci sınıf” sayıldığı bir vatandaşlık anlayışını reddediyoruz. Hayatta kalabileceği bir yere sığınmak için evindeki ateşten kaçıp buralara gelmiş insanların da insanca yaşayabilmesini istiyoruz. Bedenimiz ve ruhumuz “atanmış” kimliğimize sığmadığında, içimizden taşan aşk kendi dar normlarına uymadığında nefretle, yasakla, şiddetle karşımıza dikilenlerin zorbalığı artık son bulsun istiyoruz. Ve tabii çalışabilmek istiyoruz, çalışınca kazanabilmek istiyoruz, kazandığımızla geçinebilmek istiyoruz. 

İstanbul Edebiyat Evi’nin Yaz 2022 Sezonu isteklerimizle koşullarımız arasındaki mesafenin giderek daha uzun göründüğü günlerde başlıyor. Mesafe uzun olmasına uzun ama elbette aşılmaz değil. Özlemini duyduğumuz, talep ettiğimiz eşitlik ve özgürlük asla imkânsız değil. Buna inanarak, konuştuğumuz her kitabın, her meselenin, dinlediğimiz her şarkının, okuduğumuz her şiirin o mesafeyi katetme yolunda küçük bir adım olabileceğini düşünerek hazırladık sezon programımızı. 

Yazın fısıltısına da, her şeye rağmen kulak verdik, tabii; evimizde yüz yüze yapacağımız etkinlikleri sayıca sınırlı tuttuk bu sezon; Temmuzda kısa bir “bayram” molası vermeyi, Ağustosta daha az etkinlik yapmayı planladık; Eylülde ise bu yıl dördüncüsünü, yine bağımsız yayınevlerinin ortak emekleriyle gerçekleştireceğimiz Kıraathane Kitap Şenliği için özel etkinlik takvimini önümüzdeki haftalarda açıklayacağımız sekiz gün ayırdık. Sekiz şenlikli gün!

Yine edebiyatın ve sanatın yanı sıra felsefeye, tarihe, toplumsal meselelere yer açan, yine okumayı, yazmayı, yaratmayı, konuşmayı, tartışmayı, yine çoğulluğumuzu savunan ve kutlayan bir program oluşturmaya çalıştık. Etkinliklerde buluşmak dileğiyle.