Gezegenin Geleceğini Geri Getirebilecek Güçteyiz ya da Greta

İklim zirveleri ve bu zirvelerde bazı siyasetçilerin masalarda dans etmesi kimseyi aldatmasın, gezegenimize karşı hoyratlığımız had safhada. Küresel ısınmanın etkisiyle dünyada sıcaklık, iklim değişikliğinin geri döndürülemeyeceği eşiğe doğru doludizgin yükselişine devam ediyor. Gazeteci Ömer Madra, Türkiye’de siyasi gündem ne olursa olsun, Açık Radyo’daki programlarıyla, yazılarıyla ve konuşmalarıyla artık gezegenimizin daha fazla zamanı kalmadığı konusunda kamuoyunu yıllardır bıkmaksızın, ısrarla uyarıyor. “Çevre Konuşmaları”mızın ilki için Kıraathane İstanbul Edebiyat Evi’nde ağırladığımız Madra’nın “5G” diye adlandırdığı umutlu bir formülü de var: Gezegenin Geleceğini Geri Getirebilecek Güçteyiz.

Ancak ilk sezon programımız hazırlanma aşamasındayken ekoloji hareketi kendine öyle bir sözcü buldu ki, bu sözcü sadece bilim insanlarının mesajını yeni nesillere ulaştırmakla kalmadı, çevre aktivizmine taptaze bir soluk kattı. Madra’nın upuzun formülü adeta de tek bir isimde vücut buluverdi. “5G”nin ana fikri tek bir “G” ile özetlenebildi: Greta.

Bu yaz İsveç’in dört bir yanında ormanları küle çeviren yangınlar üzerine okulların açıldığı gün iklim için bir grev başlatan 15 yaşındaki öğrenci Greta Thunberg hayatları iklim değişikliği nedeniyle tepetaklak değişecek olan Z kuşağının sesi soluğu oldu.

“Eğer geleceğim yetişkinlerin umurunda değilse, benim de değil,” diyerek iklim değişikliğine dikkat çekmek için hiç gözünü kırpmadan okulu kırdı. Okula gitmek yerine 9 Eylül’de düzenlenen genel seçimlere kadar her gün başkent Stockholm’daki parlamento binasının önünde bir oturma eylemi gerçekleştirdi. Greta, seçimden sonra da vazgeçmedi. Onu hâlâ her Cuma, çoğu zaman birçok okuldan öğrencilerin hatta zaman zaman kendi öğretmenlerinin eşliğinde yine parlamento binasının yolunu tutarken görmek mümkün.

“Uzun zamandır görmediğim türde bir lider,” diyor Madra, Greta’nın birkaç ay içinde verdiği mesajlardan bahsederek. Ardından Greta’nın ay başında Polonya’nın Katowice kentinde düzenlenen 24. BM İklim Zirvesi’nde yaptığı konuşma hakkında Tyndall İklim Değişikliği Araştırmaları Merkezi yardımcı direktörü ve iklim bilimci Kevin Anderson’un şu sözlerini paylaşıyor: “25 yıl içinde dünya liderleri denen kişilerin söylediklerini bir tek konuşmada anlatmayı başardı.”

O konuşmasında Greta, Asperger sendromlu olmasına rağmen dünyanın dört bir yanından yetkililerin karşısına çıkarak şunları söyledi: “2078’de 75 yaşıma gireceğim. Çocuklarım olursa belki o gün doğum günümü benimle kutlayacak. Belki sizi soracak. Belki hâlâ harekete geçmek için zaman varken, neden hiçbir şey yapmadığınızı soracak. Çocukları her şeyden çok sevdiğinizi söylüyorsunuz. Oysa, gözlerinin önünde geleceklerini çalıyorsunuz.”

Kürsüsünden yine sakin ama kararlı bir sesle tüm yetkililere hitap ederek, ekleyiverdi: “Siyaseten mümkün olan yerine yapılması gerekenlere odaklanmadığınız sürece hiçbir umut yok. Bir krizi, kriz olarak ele almadan çözemeyiz.” Greta’nın yazdığı yazılardan bize kesitler okuyan Madra, bir öğrencinin aslında iklim mücadelesi için tek geçerli yolu, yani sokağı göstermeyi başardığını vurguladı.

“Kolektif insan eylemlerine ihtiyaç var”

Madra’ya göre tartışmanın diğer safını ise İklim Zirvesi’nin başkanlığını yapan ve varılan anlaşma üzerine masaya çıkarak dans eden Polonya Enerji Bakan Yardımcısı Michal Kurtyka’nın temsil ettiği günlük siyasi kazanımların peşindeki politikacılar oluşturuyor. “Michal Kurtyka’nın masaya zıplama fotoğrafı tüm gazetelerde. Ancak Jonathan Watts’ın Guardian’da 13 Aralık’ta dünyanın önde gelen iklim bilimcilerinden alıntıladığı açıklamalara değinen yok,” diyor Madra.

Madra, Guardian gazetesinin Çevre Editörü Watts’ın yazısında üç bilim insanının iklim değişikliğinin ulaştığı boyuta dair son derece ciddi birer ikaz niteliğindeki açıklamalarından alıntıları paylaşıyor bizlerle.

Britanya Meteoroloji Ofisi’nden fizik ve iklim bilimci Richard Bats’a göre artık doğru tanımın, “küresel ısınma” yerine “küresel ısıtma” olduğunu, zira gezegenin enerji dengesinde değişiklik meydana geldiğini vurgularken, Almanya’daki Potsdam İklim Etkileri Araştırma Enstitüsü’nün kurucusu, fizik teorisi profesörü Hans Joachim Schellnhuber’in ise “yıkımın ölçeğini yansıtabilmek” için “sera dünyası” terimini kullanmayı önerdiğini söylüyor.

Madra, yine aynı yazıda Stockholm Dayanıklılık Merkezi Direktörü Johan Rockström’un ise iklim sisteminde birtakım çatlaklar belirdiğine işaret ettiğini ve “dost yerine düşmana dönüştüğüne” dair sözlerini aktarıyor. Kıssadan hisse, tüm bunlar hızla bir felakete doğru sürüklendiğimizin alameti.

Madra dünya liderlerinin pazarlıklarla elde ettikleri anlaşmaları kamuoyuna “başarı” diye sunmak yerine bilim insanlarına ve iklim değişikliğinin en yıkıcı etkilerini hissedecek olan Greta gibi gelecek nesillere kulak vermeleri çağrısında bulunuyor. “Bu konuyu yıllardır takip ediyorum. Son okuduğum bilimsel raporlarda dehşet, korku ve vahşetten bahsediliyor. Bu kullanılan yeni bir terminoloji.”

Nâzım Hikmet’in Kıyamet Sûreleri’nden “Yedi kat yerin altından uğultular geliyor / Çok alâmetler belirdi, vakit tamamdır” dizelerine atıfta bulunuyor ardından. Antroposen’de yeryüzü sisteminin yörüngelerinde bir kayma yaşandığını, belirli bir eşik aşıldığı takdirde ise bunun sonucunda ortaya çıkacak yörüngenin ekosistemleri, toplumları ve ekonomileri bozmasının muhtemel olduğunu belirtiyor.

“Peki, umudumuz nedir?” diye soruyoruz. Kolektif insan eylemlerine ihtiyaç olduğunu söylüyor Madra. Başta Britanya olmak üzere Avrupa’ya ve oradan 35 ülkeye yayılan “Extinction Rebellion” (“Tükenme İsyanı”) sosyal hareketini çok önemsediğinin altını çiziyor. Yavaş şehirler örneğini veriyor. “3Y” yani “yerel”, “yatay” ve “yavaşça” kavramlarının yaygınlaşarak bazı modellerin oluşabilmesinin de mümkün olduğunu tartışıyoruz.

Gezegenin geleceğini geri getirebilecek güçteyiz, ama bunu gerçekten istiyor muyuz? Günlük yaşantımızda bazı değişiklikler yapmaya ne kadar hazırız? Madra’ya göre artık yol ayrımındayız. Saflar giderek keskinleşirken, küçük hesaplarla masalarda dans şov yapan politikacılara prim vermeyi mi sürdüreceğiz? Yoksa Greta’ya kulak vererek, adeta el yakan “sıcak patatese” dönüştürdüğümüz gezegeni teslim edeceğimiz Z kuşağının öncülüğünde gezegenimiz için yeri geldiğinde gözümüzü kırpmadan konforumuzdan vazgeçecek miyiz?

Greta’nın cevabını dinleyelim: “Buraya dünya liderlerine umursamaları için yalvarmaya gelmedik. Geçmişte de bizi görmezden geldiniz ve bizi tekrar görmezden geleceksiniz. Ama artık bahanelerimiz tükendi ve zamanımız azalıyor. Buraya, hoşunuza gitse de gitmese de [iklim] değişikliğinin geleceğini söylemeye geldik. Gerçek güç insanlara aittir.”

(17 Aralık 2018 - "5 G=Gezegenin Geleceğini Geri Getirebilecek Güçteyiz" / Çevre Konuşmaları)